KEKEME ÇOCUKLAR KOROSU



Tarık Tufan'ın kendine özgü bir edebi tarzı olduğunu düşünüyorum. Okuduğum her kitabında karakterlerinin psikolojik özelliklerini, neler hissettiğini, kavgalarını, hüznünü o kadar mükemmel tasvir ediyor ki okuyucu dikkatini istese bile kitaptan başka bir yere odaklayamıyor. Edebi tür olarak hikaye sayılabilir ama ben çoğu zaman şiirsel anlatımların daha baskın olduğunu düşünüyorum. Kitabın hacmi fazla olmadığı ve akıcı anlatımı sayesinde bir solukta bitebilecek bir kitap. Ben genellikle küçük molalarla okumayı tercih ediyorum ki hemen bitmesin :) Kitaplığınızda olmasını tavsiye edebileceğim kitaplardan. Kendimce hoşuma giden dipnotları derledim. İyi okumalar :)



I. Önerme:
Eğer hala nefes alıp verebiliyorsan hayatta bir şeyleri değiştirebilme şansın var demektir.
·         Sınırlar yürümesini bilmeyenler içindir. Biz varlığımızı armağan paketlerine koyanlarız. Düşünsenize, küçükken anlamadığımız yeminler savurup, varlığımızı varlığınıza, Türk varlığına armağan ettik. Ağabeylerimize, efendilerimize, vakıflara, derneklere, sonra bütün kente.
·         “Biraz zaman geçsin her şeyi unutacaksın. Biraz zaman geçsin her şey seni unutacak.”
·         İçimde gelecek zamanların korkusu var.
Ürkek bakıyorum saatlere.
Varsayalım ki ölmüşsün.
Varsayalım ki yaşıyorsun.
Ne fark eder?
Ne fark eder ki yaşamla ölümün arasındaki perdelerin kalktığı bir yerde.
·         “Birbirimize tutundukça bıçakların ağzı kapanacak.”
·         En son hangi acı seni uykusuz bıraktı, en son hangi coğrafyaya gözyaşı döktün, en son hangi cümle beynini darmadağın edercesine odanın duvarlarında yankılandı, söylesene? Yüz soruda hayatı öğreten kitaplarla ahkam kesiyorsun ortalıkta. Aptal şarkı sözlerinden aşkı öğrenme hevesindesin. Sen hormonlu çocuklardansın anladın mı? Bilincini dengeli beslemeyi bilmiyorsun.
II. Önerme:
Hala nefes alıp verebiliyorum.
·         Yarınlar aşkına yaşıyoruz. Şimdiki zamanı çalınmış bir kuşağın gelecek zaman kiplerinden merhamet dilenişi ortada olan. Tükenen bir kuşağın varoluşunun yarında olduğuna ilişkin hayalleri belki de. Ertelenen duyguların kayboluşunu geciktirmek diyelim ya da.
Sonsuza dek yaşayacağız bu gidişle
Hiç ölmeyeceğiz!
“Asra yemin olsun ki insan gerçekten hüsrandadır.”
·         Hayat boğazımda düğümlendi. Sakıncalı tutkularımı mezar taşlarına yazdım. Bu kaçıncı yerlebir oluşu kalbimin?
·         Birbirini göremeyen insanlar birbirine tutunmaya çalışıyor.
·         Benim için endişelenen birinin var olduğu hissi .. Birinin bana acımasına ihtiyacım var.
·         Siyah düşlerimi kimse aydınlığa yormuyor. Burada olsaydın anlatacak çok şeyim vardı. Belki de susardım saatler boyu. Konuşmam gereken hiçbir yerde konuşamadığım gibi.
·         İnsanlar yalnızca nüfus sayımlarında, istatistiksel hesaplamalarda, oy hesaplarında dikkate alınıyor. Bunun dışında varlıkları pek bir anlam ifade etmiyordu, insan hayatının sayısal verilere dayalı kurgulara nesne yapılması da modern çağın belirleyicilik arzusundan herhalde.
·         Kimseye bir şey söyleyemem, işin kötü tarafı. Hayat devam ediyor diyecekler.. Her acı çekene hayatın devam ettiğini hatırlatmalarından nefret ediyorum.
Sonuç önermesi:
Hayatta bazı şeyleri değiştiremem.
·         Bir grup genç insan reel hayatla, okudukları kitapların arasına sıkışıp ve çıkış yolu arıyorlardı. Sakındıkları her şey karşılarına çıkıyor ve kendilerinden yeniden tercih yapmalarını bekliyordu. Her tercih biraz daha yoruyordu zihinlerini.
·         “Allah’ım artık arzularımın mekanına geldim. Görkemliliğin karşısında gözlerim kamaştı. Sana ihanet edenler üzerinde bile sevgin var.”
·         Her şey eninde sonunda sessizdir
bir günün kırılganlığından
kalan ve tekrar tekrar kırılan
müteellim bir insan sesinin başlattığı
ağlamanın kırı
sessizdir.



Bu blogdaki popüler yayınlar

Qad Kafani İlmu Rabbi

YAĞMUR-Nurullah Genç

YAZILIM MİMARİSİ ve TASARIM DESENLERİ (Software Architecture and Design Patterns)